top of page

CENAP BAŞOĞLU LİSANS BİTİRME TEZİ (1997) KAYNAKÇA MENEMENCİOĞLU,Haldun; -Kemençe hakkında etüt ONARAN, Asuman-Kemençe Seslerinin Armonik Analizi ÖZALP, Nazmi-Türk Sanat Musııkisi Sazlarından Kemençe

TARİHÇE

 

Türk Sanat Mûsîkisi sazlarından olan kemençe,üç telle ve yayla çalınan bir sazdır.Bu sazı Karadeniz Kemençesi ile karıştırmamak gerekir.Son biçimini nasıl aldığı,ülkemize ne zaman girdiği,hangi eski sazın gelişmiş bir şekli olduğu kesin olarak bilinmiyor.Aslında bu saz hakkında ciddi bir inceleme yapılmamış ve atası araştırılmamıştır. Çeşitli lûgat kitapları ile yerli ve yabancı ansiklopedilerde birbirine yakın bilgiler verilir.Bugün pek çok gelişmiş sazın milliyeti tespit edilemediği gibi,yine birçok sazın,değişik kaynaklarda sık sık milliyet değiştirdiği görülür. Ancak kemençe "İstanbul Medeniyeti" içinde gelişmiş,sanat musîkimizin çatısı altında yerini almış ve son şeklini kazanarak,kişiliğini bulmuştur denilebilir.Büyük virtuozların yetişmiş olması bunun en somut delilidir.

 

Türk sanat mûsîkisine girişide çok eski tarihlere rastlamaz.Daha önceleri piyasa sazendelerinin elinde,lavta ile birlikte ,"Köçekçe ve Oyun" değişmez bir icra unsuru olmuştur.

 

Türk mûsîkisi tarihine göz atılacak olursa ;en eski kemençecinin Enderûni Tahir Ağa olduğu görülür. Tahir Ağanın bu sazı nasıl çaldığı ile ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Bundan sonra sırası ile Nikolaki ve Vasilaki gelir. Kemençe icracısının Vasilaki gibi bir ustanın elinde renk ve uslûp kazandığı kesindir. Tanburî Cemil Bey gibi bir dahiye bile "Kemençe üstadı binazîri" dedirtebilmiştir. Daha sonra Cemil Bey'in deha imbiğinden geçerek,O'nun üstün kişiliğinde erişilmesi güç bir tekniğe kavuşan kemençe,mûsîkimizin en çok aranan sazı durumuna gelmiştir. Cemil Beyin bu soylu titiz tekniğini kendisini hiç tanımadan,yalnızca plaklarını dinleyip analiz ederek,uzun ve yorucu çalışmalardan sonra en iyi şekilde kavrayan ve bunu bize aktaranda RUŞEN FERİT KAM olmuştur.

 

Dar oktavlı oluşu,perde aralıklarının darlığı,özel çalış tekniği ve Cemil Beyin deyimi ile "Demir Leblebi"oluşu gibi nedenlerle,öbür sazlara göre çalıcılarının sayısı çok olmamıştır. Bunda bir metodunun yazılmamış olmasınında kuşkusuz etkisi vardır. Genellikle bugüne kadar "usta-çırak"sistemi ile öğretilmiştir."Kemençe Tavrı"dedikleri özellik,ancak eski ustalardan dinlemekle ve öğrenmekle kazanılabilir ki,yine karşımıza "usta-çırak"sorunu çıkmaktadır. Çünkü bu özellik hiçbir yaylı sazda yoktur ve ancak bu yoldan kazanılabilir. Asıl olan uslûp ve müzikalitenin kusursuz bir karışımı ile oluşan sanatkârlık kavramıdır.

 

Bu görüşleri özetlersek,Orta Asya'dan batıya göç eden sazların,şekil ve isim değiştirerek,Kuzey ve Güney Karadeniz yolu ile Anadolu'ya geldiği kemençenin son şeklini Türk olan bir ilde aldığı ileri sürülebilir.

 

YAPICILARI

 

İyi kemençeden söz edilince akla hemen BARON (Baronak),Büyük ve Küçük İzmitli isimleri gelir.Bunlardan,asıl adı bilinmeyen ve takma adı ile üne kavuşan BARON Sultan Abdulaziz'in saltanat yıllarında sarayda saz ustası olarak çalışmıştı.Ermeni asıllı olan bu sanatkâr,1834 yılında Samatya'da doğmuş büyük bir ihtimalle 1907 yılında yine İstanbul'da ölmüştür.Yalnız kemençe yaptığı biliniyor.Çeşitli koleksiyonlarda da çalıcılarında 19-20 adet BARON yapısı kemençe bulunuyor.

 

Baron yapısı kemençelerin sesi gür ve toktur.Sade fil dişi kplamaları olduğu gibi,boğa-fil karışımı kaplamalı olanlarıda vardır.

 

Süslemelerde sedef kullanılmamıştır.Marangozluk açısından biraz ihmalkâr olduğu söylenebilir.Ancak saray içinde yapmış olduğu olağanüstü sanat eserleride vardır. İkinci büyük kemençe yapımcısı Rum asıllı bir usta olan KÜÇÜK İZMİTLİ'dir.Asıl adı ,doğum ve ölüm tarihleri bilinmiyor.Çeşitli ellerde on kadar kemençesi bulunuyor.Son derece özentili,süslü ve usta malı eserler yapmıştır.Süslemelerde boğa-boynuz ve sedef kullanmıştır.

 

Baron ve Küçük İzmitli'den başka birde hayatı hakkında hiçbir bilgimiz bulunmadığı Büyük İZMİTLİ adı ile anılan bir başka usta daha vardır.Elde bulunan birkaç kemençesinin ölçüsü Baron ve Küçük İzmitli yapısı sazlara göre,biraz daha büyük ve süsleme yönünden oldukça zengindir.

 

Daha yakın zamanlarda yaşamış olan Vasil (Kemençeci Vasilâki değil),Murat Sümbül (Murat Usta), Sedefkâr Vâsıf (Enderûnî,Beşiktaşlı) Cevdet Kozanoğlu, Hadun Menemencioğlu gibi sanatkârlar kemençe yapmışlardır.Kemençeci Vasilâki'ninde kemençe yaptığını Ahmet Rasim anılarında anlatıyor.Ancak bu sonuncuların yapmış oldukları kemençelerin hiçbiri Baron ve İzmitli'nin kemençeleri ayarında olmamıştır.Özellikle Sedefkâr Vâsıf, değerli kemençelerin tekne, burgu, burguluk ve sapını Türk sedefçiliğinin en görkemli örnekleri ile süslemiştir.Her yanının sedefle kaplanmış olması, sazın sesini ne ölçüde etkiler, tartışılabilir.

 

Baron ve İzmitli kemençelerinin ölçü bakımından karşılaştırılmasını şöyle yapabiliriz.(Rakamlar milimetre olup,ortalama ve takrîbi olarak alınmıştır)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diğer ustalarıda şöyle anabiliriz. Onnik Garipyen, Mustafa Sezer(Bursalı), Aziz Mahmut, Üsküdar'lıMustafa Usta, Hâdi Eroğluer,Çarşıkapılı İsmail Hakkı, Mümtaz Usta(Cami altında ressam),Udi Arıak.

 

YAPIM TEKNİĞİ

TEKNE ve SAP

 

Teknenin yapılacağı ağaç seçilirken, biraz ağır ve sert ,rezonas değerinin yüksek olması gibi özellikler göz önünde bulundurulmalıdır. BARON ve İZMİTLİ abanoz,pelesenk , kan ağacı ardıç, karadut, gül gibi ağaçları kullanmışlardır. Haldun Menemencioğlu, yeni kemençe yapmak isteyenlere karadut ve ardıcın rezonans kabiliyetinin üstün oluşu nedeniyle, bu ağaçları kullanmalarını öneriyor.Cevdet Kozanoğlu, ceviz ve kızıl ağacın da iyi ses verebileceğini söylüyor.

 

Kemençenin teknesi, boynu ve burguluk bölümleri bir bütün olarak kesilir ve tek parçadır.Ölçüleri şekil 1 'de Verilmiş olan ölçüler İZMİTLİ yapısı bir kemençeye aittir. Tekne derinliği parmaklık (klavye)çizgisinde son bulur.Tanbûri Cemil Bey'e ait Baron yapısı ve ANDELİP isimli ünlü kemençenin bir kaza sonucu kırıldıktan sonra, tamiri sırasında tekne oyuntusunun klavyenin altına doğru 2,5-3 cm. kadar ilerlediği görülmüştür.

 

Teknenin en geniş yerinden alınmış olanbir kesiti "şekil 2'de" görülüyor. görülüyor.Verilmiş olan ölçüler İZMİTLİ yapısı bir kemençeye aittir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BURGULAR

 

Üç tane olan burguların ölçüleri "şekil 3'de"verilmiştir.Sert ve dayanıklı ağaçlardan, özellikle abanoz ,pelesenk, tik, maun, yılan, şimşir gibi ağaçlardan seçilir. İyi kemençelerde, Özellikle BARON yapısı olanlarda çoğunlukla fildişinden yapılmıştır. Bugün fildişi bulmak mümkün değildir.Burguların bu kadar uzun olmasının amacı,sazın göğüsten uzak durması ve icrada kolaylık sağlaması içindir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GÖĞÜS

 

Kemençenin göğüs tahtası dağ servisi denilen, kıraç arazilerde yetişen,genellikle dağ yamaçlarında bulunan servi ağacından yapılır.Bu ağaç kemençe göğsü için rakipsizdir.Mezarlık servisinin tahtası kesinlikle kullanılmamalıdır.Bu tür servinin tahtası ötekine oranla oldukça yağlıdır. Çam türü ağaçlarının tahtalarının aranan kemençe sesini vermediği bir gerçektir.BARON ve İZMİTLİ ince elyaflı tahtalar kullanarak çok güzel sesli kemençeler yapmışlardır.

 

Göğüs tahtasının ölçüleri için "şekil 4"e bakınız .Göğüs tahtasının kalınlığı 4,5-5 mm. arasında değişir.Saat camı gibi bombelidir.Bu özellik İZMİTLİ'nin kemençelerinde daha belirgindir.Bu nedenle göğüs tahtası ölçüsüne göre kesilirken ,tahta kalınlığı 3 cm.'den aşağı olmalıdır.İki yarım ay biçimindeki ses deliklerinin ortasında kalan yani eşiğin oluşturduğu bölümdeki bu kalınlık merkezden çevreye doğru gittikçe incelir ve 1mm.'ye yaklaşır.Göğüs tahtasının tekneyle birleştiği çevrenin kalınlığı bu inceliktedir. Göğüs tahtasının tam ortası, kuyruktan sapa doğru "şekil 5'de görüldüğü gibi, mekik şeklinde hafif bir kalınlık gösterir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

EŞİK ve DİREK

 

EŞİK

 

Kemençe eşiğinin özel bir şekli vardır "Şekil 6". Eski kemençeciler bu eşikleri kullanmışlar ve hiçbir değişiklik yapmamışlardır.Son yıllarda kemen eşiğide kullanılır olmuştur.Kemençe sesine ne ölçüde etki yaptığını, dinleyenlerin ve anlayanların taktirine bırakmak daha doğru olsa gerekir. Eşik için tercih edilen ağaç, kelebektir. Ardıç eşiğininde kullanıldığı olmuştur. Eşik,iki göğüs deliğinin üst sınırına 1,5-2 cm. mesafede,çıkıntılı bölümü sol tarafa gelecek şekilde oturtulur. Bununla birlikte teller gerilip akord çekildikten ve ses kontrolü yapıldıktan sonra, gerekirse hafifçe ileri-geri yer değiştirilerek ses için en uygun yeri bulmak mümkündür.

 

DÄ°REK (Can DireÄŸi)

 

Hemen hemen her zaman kelebek, çam ve ardıç ağacından yapılır. "şekil7"de görüldüğü gibi iki türlüdür ve 5,5-6 mm. çapında silindir biçimindedir. Bazen eşiğe doğru üst bölümü hafifçe genişler.Direği yerine koyarken şu noktalara dikkat etmek gerekir:Önce kemençenin teknesini tabanındaki meyil dikkatte alınarak,direğin ayağı bu meyilli yüzey üzerine iyice oturacak şekilde ayarlanmalıdır.Öte yandan, direk eşiğin sol ayağı altına konurken yüksekliği iyi hesap edilmeli,eşiği yükseğe kaldırmamalı,eşik tabanı göğüs tahtasına iyi oturmalı ve direğin tepesine tam olarak temas etmelidir. Yani direğin iki ucu, eşik tabanı ve tekne taban yüzeyi ile boşluk bırakmayacak şekilde oturtulmalıdır.Eşik ve direk tam dikey durmalı, ikisi arasında bir açı farkı bulunmamalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YAY

Kemençe yayı kemen yayından farklıdır;boyu 57-62 cm. arasında değişir.Usta ellerden çıkmış yaylar genellikle 60-62 cm. uzunluğundadır.Yapıldığı ağacın cinsinin ağır,fleksibl(esnek)olması aranan niteliklerdendir.Yayın biraz ağır olması istenir.Bunda amaç fazla bastırmadan güçlü bir ses elde etmektir.Gül,abanoz,yılan ağacı,pelesenk,kan ağacı ve özellikle fermnanbuk en sık olarak kullanılmış ağaç cinsidir.Ağaç çubuğun boyu "şekil 8" de görüldüğü gibi 53-55 cm.dir.Bundan sonra yayın sağ elle tutulan bölümüne fildişi,sedef,boynuz gibi dayanıklı bir maddeden bir parça eklenir.Yayın bu bölümünün ters V (^)şeklinin sol bacağına ,kılların bağlanması için küçük bir delik açılır.Yayın ucuna yine fildişi,boynuz,paslanmaz metal gibi bir maddeden bir parça eklenir"şekil 9".Bu parça yay ucundaki kıl demetinin kaymasını ve dağılmasını önler.

 

Yayın kılı, kemen yayında olduğu gibi at kuyruğu kılından yapılır;kıllar koyu renkli ise,estetik açıdan dekolore edilerek beyazlaştırılmalıdır.Yayın el ile tutulan bölümü iyice tespit edildikten sonra ,sağlam bir naylon iplikle yukarıda tarif edilen delikten geçirilerek bağlanır.Bundan sonra bu bölüm "şekil10"da görülen iyice inceltilmiş deriden yapılmış bir manşon içine alınarak dikilir yada yapıştırılır.saptaki dikiş ve bağlantı yeri bu meşin kılıfın içine alınmış olur.

 

Bu işlemler tamamlandıktan sonra, kıllar itina ile aynı gerginlikte ve birbirine paralel olarak demetlenir,ucu güçlü bir yapıştırıcı ile tutturulduktan ve çubuğun içindeki "şekil 9"da belirtilen oluktan geçirildikten sonra, yine ince naylon bir iplikle, sargısı kıl ile çubuk arasına gelecek şekilde çubuğun ucuna sarılır. Kılı bağlarken yay çubuğuna hafif bir kavis vererek bağlanmalı ve kıl az-çok gerginlik kazanmalıdır. Yay sağ elin orta ve yüzük parmağı yay çubuğu ile meşin sarılmış bölümün arasına girecek şekilde tutulduğundan istenilen gerginlik bu suretle ayarlanacaktır.

 

Yay için kemen reçinesi kullanılır. Yine yaylar reçine ile iyice doyurulduktan sonra kullanılmalıdır. Yaz aylarında reçineyi az, kış aylarında biraz fazla kullanmak gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SÃœSLEME

 

Ünlü ustaların elinden çıkma değerli kemençeler,çoğunlukla biraz sanat eseridir, zarif süslemelerle kaplıdır. Eski kemençecilerin elinde bulunan bu sazlar, daha sonra varislerine intikal etmiş ve pek çoğu, üzülerek belirtelim ki,eski eser kaçakçılarının aracılığı ile yurtdışına kaçırılmıştır. Bu sazların kimlerde olduğu,daha sonra kimlerin eline geçtiği zaman geçmeden tespit edilerek "Türk Mûsıkîsi Saz Kataloğu"hazırlanmalıdır.

 

Kemençe süslemesinde kullanılan başlıca malzeme fildişi,sedef,boğa ve boynuzdur. BARON yapısı kemençeler genellikle fildişi işlemelidir.Baron klavyeyi tek parça fildişiyle kaplamayı yeğlemiştir.

 

Küçük ve Büyük İZMİTLİ yapısı sazlar ise yine genellikle (boğa-sedef)yada (boynuz-sedef)işlemelidir.Buna örnek olarak iki orijinal süsleme deseni "şekil 11/a-b"bulunmaktadır.Bu özellikte iki İZMİTLİ yapısı kemençe Sayın Nihat DOĞU'da bulunmaktadır.Bunun yanında çok süslü ve teknesi tümü ile sedef kakmalı kemençelerin sesi pek makbûl sayılmaz.Süsleme motifleri klavyeye konur ve göğüs tahtasına taşmaz. Burguluk kasnağı, sırt oluğunda ve sap üzerinde sapın yan taraflarında bulunur "Şekil 12/a-b-c". Göğüs tahtasının tekne ile birleştiği yer siyah-beyaz flota ile çevrilir.

 

Burguların üzerinde yukarıda geçen iki kemençede burguların geniş yüzeyleri güzel desenlerle süslenmiştir. Ancak sedefli ve burguları ağaç olan kemençelerde, burgu tepelerine küçük sedef pullar konması adet olmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AKORDU VE TELLERÄ°N TAKILMASI

 

Yeni takılan telleri gererken şu noktalara dikkat edilmelidir; teller burguların dibine değil, ucuna sarılmalıdır. İyi kemençelerde, burguların uç bölümünde, tellirin dolanması için enlemesine oluklar açılmıştır. Bağlama sırasında teller gereğinden uzun bırakılırsa, burgularda birikim yaparak tellerin paralelliğini bozabilir. Tellerin parmaklık (klavye) üzerindeki yüksekliği genellikle 1cm. ise de, bunu her icracının kendi parmağına göre ayarlaması daha doğru olur. Bu yüksekliğin klavyeye çok yakın olması kadar çok yüksekliği de iyi değildir. Akordu çekerken dengeyi bozmamak ve eşiğin kaymasını önlemek için, her tel tam gerilmemeli, sırası ile aynı gerginliğe getirildikten sonra asıl akordu çekilmelidir.

 

Kemençenin Kaba Re (Yegah) teli ile Sol (Rast) teli dörtlü, Sol (Rast) ile Re (Neva) teli beşli aralıklarla akord edilir. Akordu sırası ile pestten tize doğru Yegah, Rast, Neva'dır.(resim 2)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Transpoze icraya uygun olmayan, bir ses pest perdeden icra edilmesi gereken bazı makamlardan sağlam baskı için akordu bir perde düşürmek gerekir.

 

SES GENİŞLİĞİ VE MUSİKİMİZDEKİ YERİ

 

Kemençe, tanburda olduğu gibi, iki oktavlık bir sazdır. Yani bu iki oktavlık ses dizisi Yegah, Neva, tiz Nevayı kapsar. Ancak bazı eser ve makamlarda tiz Gerdaniye ile tiz Muhayyer perdesine çıktığı olur. Ses aralığı böylece iki buçuk oktavı bulursa da, iki oktav demek daha dogru olur. Türk Sanat Musikisinde iki buçuk oktavlık söz eseri olmadığı gibi, saz eserlerinin sayısıda çok değildir

. Kemençe bugün kullanılan değişik perdelerden çalma tekniği ve başka bir deyimle, transpozisyonlardaki güçlükler göz önünde bulundurulmakla birlikte, sanat musikimize en uygun ve en ahenkli yaylı çalgımızdır. İcrasındaki orjinalite ve güçlük, dik perdelere çıkıldıkça perde aralıklarının daha da darılması, populer bir saz olamamasının başlıca nedeni olsa gerektir.

Kemençe, tok ve deruni bir ses verir; bu ses mikrofonun sevdiği bir sestir. Bu nedenle aynı renkte ses veren tanbur, ney gibi sazlarla kolayca kaynaşarak, monodik yapıdaki musikimizde istenilen uyum elde edilmiş olur. Ayrıca grup saz içinde birleştirici ve kaynaştırıcı bir özelliği vardır.

 

İCRA TEKNİĞİ DİZ ÜSTÜNE KONUŞU ve TUTULUŞU

 

İcra sırasında diz üstünden kaymaması için, altına bir kadife parçası konurdu. Şimdi ise tellerin bağlandığı halkanın takıldığı çıkıntının dize temas eden yüzeyine bir kauçuk parçası yapıştırılarak,sazın kayması önleniyor. Kemençe, orta burgusu sol meme hattı üzerine gelecek şekilde hafif dikey olarak,sol dizin üstüne vücutla 70-80 derecelik açı ile, sol elle arkadan öne doğru tutularak oturtulur (resim 3).İki dizin arasına alınarak çalmak kesinlikle doğru değildir. Sazın teknesi geniş bir yüzeyle dizlerin arasına girdiği için rezonansı bozulur ve volümü azalır,sesin rengi değişir.

 

SOL EL TEKNİĞİ

 

Sol el bilek ekleminden hafifçe yana ve dışa bükülerek, parmakların tellere dikey olarak dokunması kolaylaştırılır. Dört parmak aynı hizaya getirilerek,sıra ile her üç tele dokundurulur ve en uygun tutuş şekli belirlenmiş olur(resim 4). İcra sırasında gerekli olan perde için kullanılan parmak tele dokundurulduktan sonra, öteki parmaklar tellerden uzaklaştırılmaz, gerektiğinde zaman geçmeden kullanılmaya hazır beklemelidir. Parmakları yukarı kaldırarak, sırası geldikçe bükmek hiç doğru değildir. Perdeleri bulmakta güçlük çekileceği gibi, ayrıca falsolu baskıya çok müsait olan bu saz için gereksiz bir falso zemini hazırlanmış olur.

 

YAY TEKNİĞİ (SAĞ EL)

 

Yayın hareketi dirsekten değil,sağ el bileğin içe ve dışa doğru bükülüp açılması ile sağlanır.Sağ pazu omuzdan küçük bir açı ile uzaklaştırıldıktan sonra yayın hareketi, sağ el bileğinin hareketi ile yönetilir.Sağ dirsek pek fazla hareket ettirilmez.Bu sazın icrasında önemli yere sahip olan "kırık yay" denen kısa ve kıvrak yaylar daha kolaylıkla kullanılabilir.

Yay ,eşik hattına 4,5-5 cm. yukarıdan ve eşik hattına paralelliğin bozulmamasına,yayın sağdan-sola,soldan-sağa hareketi sırasında yer değiştirmemesine özen gösterilmelidir. (resim 5'de)yayın tutuş şekli görülüyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KEMENÇENİN ÇALINIŞI

 

Kemençenin çalınışı sırasında sağ el pozisyonu hiç değişmez;dirsek ve sağ bileğin açılarında değişiklik yapılmaz.Diz üzerinde yarı dikey duran saz,sol el aracılığı ile,kendi ekseni Çevresinde içe ve dışa döndürülerek Yegâh ve Neva tellerinin yaya teması sağlanır. Parmakla tellere basılarak değil,tırnak tellere dayanarak çalınan bir sazdır.Bu şekilde çalınan başka bir saz daha yoktur.Kemençede de vibratonun büyük önemi vardır.Gelişi güzel kullanılır ve yapılırsa,güzellikten çok zevksiz bir icra örneği ortaya çıkmış olur. İcra sırasında tırnakları tellere bastırarak esnetmek tellerin boyunun kısalmasını,akordun dikleşmesini yada pesleşmesini ve falso seslerin ortaya çıkmasını sağlar.Okşayarak çalmaktan çok hafif hırpalamakla daha içten serzenişleri duyurmak ve anlamak mümkündür.

 

II.BÖLÜM

 

KEMENÇE SESLERİNİN ARMONİK ANALİZİ

GiriÅŸ

Keman gibi yaylı müzik aletlerinin akustik analizinde şimdiye kadar birkaç metod kullanılmıştır. Bu metodların birisinde kemen sabit kalır,yay telin üzerinde gidip gelir veya yay sabit kalır,kemen hareket ettirilmek suretiyle telden ses çıkartılır. Raman'ın deneyinde,yay sabit bırakılıyor ve keman ileri-geri hareket ediyor. Bu tip bir yayda her dönüş esnasında ses sönüyor ve fazıda 180 derece dönüyor. Her dönüş esnasında yay telin üzerine aynı basıncı yapmadığı gibi,keman ile mikrofon arasındaki mesafe sabit kalmıyor. Kemandan çıkan sesler bir ölü oda içerisine kaydediliyor. Yukarıda tekrarlanan metodda keman ile beraber mekanik tertibatta ölü oda içine konmuş bulunmaktadır. Her ne kadar dönen mekanik kısımların meydana getirmiş olduğu gürültü,bir takım yöntemlerle azaltılmış veya yok edilmiş isede ,buna rağmen ölçülei bir miktar bozabilecek olan gürültüler var olabilir.Bu durum göz önüne alınarak,bu kısımda yalnız kemençe ölü oda içine bırakılmış ve dönen mekanik kısımlar ölü oda dışına yerleştirilmiştir.Yay olarakta küçük boydaki ölü odanın her iki tarafına açılmış olan yarıklardan yanyana geçen ibrişim ipliklerin oluşturduğu şerit kullanılmıştır. Bu şartlar altında bir kondansatör mikrofon yardımıyla kemençenin vermiş olduğu seslerin armonik analizi yapılmıştır.

 

KEMENÇE

 

Kullandığımız kemençe yaklaşık seksen yıl önce gül ağacından yapılmıştır.Yalnız göğüs tahtası 3 mm. kalınlığında çam tahtasındandır. Kemençenin bütün boyu 42cm.,köprü ile anahtar arasında kalan ince ve kalın la tellerinin uzunluğu 25 cm.,re telininki ise 29 cm.dir.Kemençenin göğsünün en geniş kısmı 14 cm.dir. Kemençedeki bu üç tel,köprünün üzerinden geçtikten sonra,kemençenin göğsüne ve sapına ,hemen hemen paralel olarak seyrediyor ve istenilen hız verilebiliyor. Kemençenin sapına dik olarak geçirilmiş anahtarlara hız geliyor. Sap ile teller arasında 1 cm.lik bir mesafe kalıyor. Müzisyen bir müzik aletini kullanırken kemanda olduğu gibi parmaklarıyla tellerin üzerine basmıyor.Yalnız parmaklarını kemençenin sapına dik tutarak tırnaklarının yüzünü tellere dokunduruyor,bu şekilde kemençeden istediği notaları çıkartıyor. Yay yerine kemanın yayından biraz daha küçük ve biraz daha farklı bir yay kullanılıyor. Bu alet çalınırken sol el ile sapında tutuluyor ve diğer ucu dize dayatılıyor. Bu çalış şekli taklit edilerek kemençe lastik ve ebonit malzeme ile ile metalik bir süpor üzerine oturtulmuştur. Süpor kemençeye her doğrultuda hareket verebilecek şekilde düzenlenmiştir.(şekildeki gibi)

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖLÜ ODA

 

Biri diğerinin içine yerleştirilmiş iki sandıktan ibarettir. Dış sandık tahtadan yapılmış olup, iç kısmı akustolit ile döşenmiştir. Bu sandığın içine , tenis topları üzerine oturtolmuş olan ikinci sandık konulmuştur.İç sandığın sağa sola hareket etmemesi için sandık yine tenistopları ile sağdan,soldan ve üstten dış sandığa tamamıyla sabitleştirilmiştir.

 

İç sandık, tahta bir çerçeveye akustik levhalartespit edilmiş olmak suretiyle çift cidarlı sandık haline getirilmiş ve iki cidar arası toz amyantla doldurulmuştur.Absorpsiyonu fazlalaştırmakla duran dalgaların oluşumuna mani olmak içinde sandığın içcidarına 4 mm. ve aralarındaki mesafe 1 cm. olmak üzere delikler yapılmış; bu cidar yüksekliği bam olan içi pamuk dolu piramitlerle kaplanmıştır.Yay görevini gören ibrişim ipliklerin geçirilmesi için ölü odanın her iki tarafına birer yarık açılmıştır.(şekil 2 ve 3)

 

GÖZLEMLER

 

Kemençenin vermiş olduğu sesleri analize etmek ve ayarları yapabilmek için 0-16 000 Sicl/Sec arasında çalışan Ryall-Sullivan markalı hassas bir hetorodin ossilatör Markoni markalı bir dalga analizatörü ve ölçü sahası içinde çalışan bir kondansatör mikrofon kullanılmıştır.Çapı 3,5 cm. olan kondan satör mikrofon,elektrostatik aküatör metodu ile ayar edildi.

 

Süporu ile ölü oda ya yerleştirilen kemençenin telleri hetorodin ossilatör yardımı ile istenilen frekansa getirildi ve kondansatör mikrofon kemençenin göğsüne 10 cm. mesafeye konuldu. Kemençe yukarıya kaldırılmak suretiyle,istenilen tel daha önce reçinelenmiş olan ibrişim iplikli yaya değtirilmiştir. Yayın kemençe teli üzerine yapmış olduğu basıncı ölçmek için ayarlı yaylı kantar ucuna takılmış bir çengel yay tatbik edilmiştir. Yay kemençenin telinden ayrıldığı anda basınç okunur.genişliği 6 mm. olan ve doğru yönde akan yayın "şekil3"kemençenin sapına doğru olan kenarından eşiğe kadar olan uzaklığı 2,5 cm.dir.

 

 

Kemençenin armonik analizi çeşitli şartlar altında yapılmıştır. Birinci durumda yayın hızı(V=26 cm.Sec.) ve basıncı (P=78 gr.)sabit kalmak üzere (A3 )435 (D3) 290 ve (A2) 217.5 Sicl/Sec.'ye getirildi.Mikrofon ve dalga analizatörü ile her tel için armoniklerin sayısı ve desibel cinsinden şiddet seviyeleri tespit edildi.

 

"Şekil 6" sıra ile ince la (A3),re (D3) ve kaba la(A2)'nin akustik spektrumu gösterilmiştir. Burada (A3)'ün frekansı 435,(D3)'ün 290 ve(A2)'nin 217.5 Sicl/Sec.olarak ele alınmış,aynı zamanda hız (V=26 cm.Sec.) ve basınç(P=78 gr.) sabit tutulmuştur.Apsisler armonik numaralarını,ordinatlar ise desibel cinsinden şiddet seviyelerini göstermektedir.

 

"Şekil 7 "de ince la (A3) 440,re(D3)294 ve kaba la(A2) 220 Sicl/Sec.'ye gerilmiş olmak,yay hızı (V=26 cm./Sec.) ve basıncı (P=78 gr.) sabit tutulmak üzere tespit edilmiş olan diğer bir spektrumu göstermektedir.

 

Yayın basıncı P=58 gr.'danP=118 gr.'a kadar değiştirilmek ve hız sabit tutulmak üzere tespit edilmiş olanakustik spektrumdaki armonikler üzerrine tesir edip etmediği incelendi. Tablo 1,hız sabit kalmak üzere(V=26 cm.Sec.) çeşitli basınçlar altında 440 Sicl/Sec.'ye getirilmiş ince la teli ileyapılmış olan ölçüleri göstermektedir.

 

"Şekil 8 " sabit yay basıncı (P=52 gr.)altında (V1=26 cm.Sec.),(V2=26 cm.Sec.,(V3=50 cm.Sec.) ve (V4=60 cm.Sec.)'lik yay hızları için 440 Sicl.Sec. frekansa gerilmiş ince la teline ait spektrumları veriyor.

 

"Şekil 9"da ise sabit yay hızı (V=26 cm./sec) ve sabit yay basıncı (P=52 gr.) altında çeşitli f1 = 435 Sicl/sec.,f2=440 Sicl/Sec.,f3 = 451 Sicl/Sec.frekanslarına gerilmiş ince la teline ait akustik spektrumlar görülüyor.

 

 

bottom of page